Yazılım Projenize Başlamadan Önce Sorulması Gereken 10 Kritik Soru

Yazılım Projenize Başlamadan Önce Sorulması Gereken 10 Kritik Soru

Bir yazılım projesine girişmeden önce aklınızda birçok fikir olabilir. “Panelde şunlar olsun”, “Şu uygulamadaki gibi olsun” ya da belki de “Bizim sektörde bu iş hâlâ elle, manuel yapılıyor, dijitalleştirmek lazım.” gibi düşünceler zaten sürecin başladığını gösterir. Ama sadece bir fikre sahip olmak, onu hayata geçirmek için yeterli değildir. Gerçekten başarılı bir proje için, ilk adımda kendinize birkaç net soru sormanız şart. Yoksa yolun ortasında “Bunu başta düşünmemiştik” demek kaçınılmaz olabilir. Gelin, yazılım projenize başlamadan önce kendinize ve belki de ajansınıza mutlaka sormanız gereken 10 soruya birlikte bakalım.

Gerçek ihtiyacım ne? Bu yazılım hangi problemi çözecek?

Bir yazılım projesine başlarken ilk adım her zaman fikri netleştirmek değil, ihtiyacı doğru tespit etmektir. Çünkü “yazılım yaptırmak” fikri çok cazip görünse de, eğer hangi problemi çözeceği belli değilse, proje zamanla yoldan sapabilir. Bu yüzden sorulması gereken en temel soru şu: Gerçek ihtiyacım ne?

“Bir uygulama lazım” ya da “herkes web panel kullanıyor” demek, kulağa teknolojik çözümler bulmak gibi gelebilir ama bu tek başına bir yol haritası oluşturmaz. Gerçek ihtiyacı tanımlamadan yola çıkmak, hedefi belli olmayan bir yola benzer. Asıl mesele şu: Yazılım ne işe yarayacak? Hangi problemi ortadan kaldıracak? Belki manuel yürüttüğünüz bir süreci otomatize edecek, belki de müşterilerinizin size ulaşmasını kolaylaştıracak. Net bir ihtiyacınız varsa, projenin yönü ve başarısı çok daha sağlam olur.

Bu işi kimin için yapıyorum? Kullanıcı kim?

Bu noktada tanımlanması gereken temel bir rol var: son kullanıcı. Son kullanıcı, yazılımı doğrudan kullanacak kişidir. Bu kişi bazen müşteriniz olabilir; bazen de şirketinizdeki çalışanlar, yani iç ekip, bayi ağı veya saha personeliniz olabilir. Yani yazılımın gerçek sahibi, klavyeye veya ekrana dokunan kişidir.

Son kullanıcıyı tanımadan yazılım geliştirmek, hediye paketi yapmadan önce hediyeyi pakete koymayı unutmaya benzer. Müşteriler mi kullanacak, bayiler mi, yoksa sadece içerideki ekip mi? Hedef kitlenizi iyi tanımlarsanız, arayüzden fonksiyonelliğe kadar her şey daha yerli yerine oturur.

Bu projenin başarısını nasıl ölçeceğim?

Her yazılım projesi sonunda “tamamlandı” diyebilmek için bir başarı tanımına ihtiyaç duyar. Aksi takdirde projenin gerçekten işe yarayıp yaramadığını, değer katıp katmadığını ölçmek imkânsızlaşır. “Yayınladık, oldu” demek yeterli değildir.

Örneğin: 3 ay içinde 100 kayıtlı kullanıcı, sipariş süresinde %30 hızlanma, iç iletişimde zaman kazanımı, hata sayısında azalma, müşteri memnuniyetinde artış ya da dijital işlem oranında artış gibi ölçülebilir hedefler belirlemek; yazılımın işinize katkısını somutlaştırır ve yatırımın geri dönüşünü izlemenizi kolaylaştırır.

Bu proje bir seferlik mi, yoksa uzun vadeli mi?

Yazılım projelerinin doğası gereği, çoğu zaman sadece yayına almakla iş bitmez. Proje tek seferlik, kısa ömürlü bir çözüm mü sunacak? Yoksa zamanla gelişecek, büyüyecek, yeni özelliklerle evrilecek bir yapı mı olacak? Bu sorunun cevabı; teknik tercihlerden bütçeye, ekip planlamasından bakım süreçlerine kadar birçok şeyi etkiler.

Bazı projeler gerçekten de geçici olabilir; örneğin sadece bir kampanya döneminde kullanılacak bir sistem. Ancak çoğu projede yazılım yayına alındıktan sonra kullanıcı davranışlarına göre yeni ihtiyaçlar ortaya çıkar; geri bildirimlerle revizyonlar ve yeni modüller gelir.

Eğer proje uzun vadeli bir yaşam döngüsüne sahip olacaksa, bunu en başta konuşmak gerekir. Böylece sürdürülebilirlik hedeflenerek daha esnek bir mimari planlanır, altyapı ölçeklenebilir kurulur ve bakım–destek için bir takvim oluşturulur. Şeffaf bir cevap, projenizin geleceğini sağlıklı kurmak için kritiktir.

Proje süresince ne kadar dahil olacağım?

Yazılım projeleri “bize bırakın, 3 ay sonra alın” şeklinde yürümez. İyi bir proje, sizinle birlikte şekillenir. Brief, tasarım onayları ve test süreçlerinde mutlaka sizin varlığınıza ihtiyaç vardır. Çünkü projenin doğruluğunu en iyi siz gözlemlersiniz; geri bildirimler kararları hızlandırır.

Erken aşamalarda verilecek kararlar, sonradan yapılacak büyük değişikliklerin önüne geçer. Bu sürece ne kadar zaman ayırabileceğinizi, ekibinizden kimlerin dahil olacağını ve ajansla iletişim ritmini en baştan belirlemek; verimli ve sorunsuz yürütme için büyük önem taşır.

Elimde neler var? Neler eksik?

Proje başında elinizde ne kadar bilgi ve materyal varsa, o kadar hızlı ve sağlıklı ilerlenir. Geliştiriciler boş bir sayfaya değil, sizin işinize ve mevcut dokümanlarınıza göre bir yapı inşa eder. Logo, kurumsal renkler, fontlar, süreç akışları, Excel tabloları ve eski formlar yön belirlemede yardımcıdır.

Özellikle sürecin işleyişini gösteren çizelgeler veya kullanıcı davranışlarını anlatan notlar, analiz kısmını hızlandırır. Eğer bu dokümanlar yoksa hazırlanması için takvimde yer açmak gerekir. Kimlik çalışmaları gerekiyorsa yazılımdan önce ya da paralel planlanmalıdır.

Bu işin içinde kimler olacak?

Bir yazılım projesi sadece geliştirici ve müşteriden ibaret değildir; birçok kişi ve rol sürece dahil olabilir. Hangi noktada kim söz sahibi, kim karar verici, kim yorumlayıcı? Bunları baştan netleştirmek gerekir.

Tek iletişim noktası işleri kolaylaştırır; ancak bu kişi tüm onaylara hâkim değilse süreç tıkanabilir. Rolleri, yetkileri ve onay mekanizmasını netleştirmek; iletişim kopukluklarını ve gecikmeleri önler.

Veri güvenliği, yedekleme ve erişim kimin sorumluluğunda olacak?

Arayüz kadar kritik bir konu da altyapı güvenliğidir. Bu başlıklar çoğu zaman sona bırakılır; oysa veri güvenliği, erişim yetkileri ve düzenli yedekleme bir sistemin uzun ömürlü olması için temel taşlardır.

Bir çalışan ayrıldığında yetkileri kapanıyor mu? Veri kaybında geri dönüş planınız var mı? Sistemi kaç saat içinde ayağa kaldırabilirsiniz? Şifrelerin kimde olduğu, yedeklerin nerede tutulduğu ve erişim politikaları kriz anında kurtarıcı olur. Bu yüzden projede erken aşamada ele alınmalıdır.

Yayına alındıktan sonra kim ilgilenecek?

Yayına almak son değil, aslında yeni bir başlangıçtır. Sistemi ayakta tutmak, güncel ve güvenli kalmasını sağlamak ayrı bir sorumluluk alanıdır. Canlı sonrası kim ilgilenecek, beklentiler ve tepki süreleri nasıl tanımlanacak?

İç kaynaklarla yönetebilir veya yazılım firmasıyla bakım/destek anlaşması yapabilirsiniz. Her iki durumda da rol ve süreçlerin net olması sürdürülebilirlik için belirleyicidir.

Bütçem net mi? Geliştirme ve bakım için ayrı mı düşünüyorum?

Maliyet yalnızca ilk geliştirme ile sınırlı değildir. Yayına alındıktan sonra bakım, destek ve geliştirme ihtiyaçları doğar. Bütçeyi sadece “yaptırmak” değil, aynı zamanda “yaşatmak” üzerine kurmak gerekir.

İlk faz dışında yeni talepler, teknik güncellemeler veya modüller için kaynak ayırmak planı gerçekçi kılar. Bakımın kapsamı ve maliyet modeli (yıllık, aylık sabit, saatlik veya ihtiyaca göre) baştan konuşulursa belirsizlikler azalır.

Sonuç

Eğer bu 10 soruya net cevaplar verebiliyorsanız, yazılım projeniz için güçlü bir zemindesiniz demektir. Bize ulaşın, size özel çözümler sunalım. Unutmayın, iyi tanımlanmış bir ihtiyaç, yarı çözülmüş bir sorundur. Geri kalanı birlikte planlayabiliriz.